-
1 yaslı kimse
n. mourner* * *mourner -
2 gözü yaşlı kimse
n. weeper -
3 çok yaşlı kimse
n. antiquity, antediluvian -
4 çok yaşlı kimse
keltox -
5 yaşlı ve saygın kimse
n. patriarch -
6 mourner
yaslı kimse -
7 ihtiyar
1. اختيار [اِخْتِيَار]Anlamı: seçme2. انتخاب [اِنْتِخاب]Anlamı: seçme3. جل [جِلّ]Anlamı: yaşlı kimse4. حيزبون [حَيْزَبُون]Anlamı: yaşlı kimse5. شيخ [شَيْخ]Anlamı: yaşlı kimse6. عجوز [عَجُوز]Anlamı: yaşlı kimse7. مسن [مُسِنّ]Anlamı: yaşlı kimse8. هرم [هَرِم]Anlamı: yaşlı kimse -
8 elder
adj. yaşça büyük, daha yaşlı, büyük, kıdemli————————n. ata, yaşça büyük kimse, yaşlı kimse, kıdemli kimse, mürver* * *1. daha yaşlı (adv.) 2. yaşlı (adj.)* * *I 1. ['eldə] adjective((often of members of a family) older; senior: He has three elder sisters; He is the elder of the two.) (yaşça) daha büyük2. noun1) (a person who is older: Take the advice of your elders.) (yaşça) büyük2) (an office-bearer in Presbyterian churches.) kilise mütevelli üyesi•- elderly- eldest
- the elderly II ['eldə] noun(a kind of shrub or tree with purple-black fruit. (elderberries).) mürver ağacı (meyvesi) -
9 شيخ
Iشَيْخ1. senatörAnlamı: senato üyesi2. kartalozAnlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin3. dayıAnlamı: bir kimsenin kayırıcısı olan, sözü geçer kimse4. kocaAnlamı: yaşlı, ihtiyar5. geçkinAnlamı: ihtiyarlamaya yüz tutmuş, geçmiş6. komutanAnlamı: bir asker topluluğunun başı7. kartAnlamı: gençliği ve körpeliği kalmamış8. kumandanAnlamı: komutan, önder9. liderAnlamı: yönetimde gücü ve etkisi olan kimse, önder, şef10. kartaloşAnlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin11. başbuğAnlamı: eski türklerde baş, başkan, komutan12. yaşlıAnlamı: yaşı ilerlemiş13. ihtiyarAnlamı: yaşlı kimse14. bey15. başkan16. bayAnlamı: bey yerine kullanılan bir ünvanIIشَيَّخَyaşlanmakAnlamı: yaşı ilerlemek -
10 mourner
n. yaslı kimse, matemli kimse* * *yaslı kimse* * *noun The mourners stood round the graveside.) yaslı, matemli -
11 مسن
Iمُسِنّ1. kartalozAnlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin2. kocaAnlamı: yaşlı, ihtiyar3. geçkinAnlamı: ihtiyarlamaya yüz tutmuş, geçmiş4. kartAnlamı: gençliği ve körpeliği kalmamış5. pimpirikAnlamı: yaşlı, güçsüz6. kartaloşAnlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin7. yaşlıAnlamı: yaşı ilerlemiş8. ihtiyarAnlamı: yaşlı kimseIIمِسَنّ1. masat2. bileği -
12 هرم
IهَرَّمَkıymakIIهَرَم1. ihtiyarlıkAnlamı: yaşlılık2. yaşlılıkAnlamı: yaşlı olma durumuهَرَمَkıymakIVهَرِم1. kartalozAnlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin2. kocaAnlamı: yaşlı, ihtiyar3. geçkinAnlamı: ihtiyarlamaya yüz tutmuş, geçmiş4. kartAnlamı: gençliği ve körpeliği kalmamış5. kartaloşAnlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin6. yaşlıAnlamı: yaşı ilerlemiş7. ihtiyarAnlamı: yaşlı kimseVهَرِمَkocamakAnlamı: yaşı ilerlemekVIهَرْمkıyımAnlamı: kıymak işi veya biçimi -
13 جل
Iجَلّ1. ulvîAnlamı: yüce2. büyükIIجُلّ1. ekseriyetAnlamı: çoğunluk, çokluk2. yasemin3. birçokAnlamı: oldukça çok, sayısı belirsiz4. birçoğuAnlamı: oldukça çok, sayısı belirsiz5. azamîAnlamı: en büyük, en yüksek, en çokجِلّ1. kartalozAnlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin2. kocaAnlamı: yaşlı, ihtiyar3. geçkinAnlamı: ihtiyarlamaya yüz tutmuş, geçmiş4. kartAnlamı: gençliği ve körpeliği kalmamış5. kartaloşAnlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin6. uluAnlamı: erdemleri bakımından çok büyük7. yaşlıAnlamı: yaşı ilerlemiş8. ihtiyarAnlamı: yaşlı kimse9. büyük -
14 عجوز
عَجُوز1. kartalozAnlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin2. kocaAnlamı: yaşlı, ihtiyar3. geçkinAnlamı: ihtiyarlamaya yüz tutmuş, geçmiş4. kartAnlamı: gençliği ve körpeliği kalmamış5. kartaloşAnlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin6. yaşlıAnlamı: yaşı ilerlemiş7. ihtiyarAnlamı: yaşlı kimse -
15 weeper
n. gözü yaşlı kimse, ağlayan kimse, ağıt yakan kimse, mezar taşı üzerindeki mâtem figürü, başlıklı maymun -
16 weeper
n. gözü yaşlı kimse, ağlayan kimse, ağıt yakan kimse, mezar taşı üzerindeki mâtem figürü, başlıklı maymun -
17 حيزبون
حَيْزَبُون1. kartalozAnlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin2. kocaAnlamı: yaşlı, ihtiyar3. kartAnlamı: gençliği ve körpeliği kalmamış4. kartaloşAnlamı: kartlaşmış, yaşı geçkin5. ihtiyarAnlamı: yaşlı kimse -
18 antediluvian
adj. tufandan öncesine ait, çok eski————————n. eski kafalı kimse, çok yaşlı kimse* * *tufandan önceki devre ait -
19 mourner
cenazeye katilan kimse, yasli kimse -
20 antiquity
n. antikalık, eskilik, eski uygarlık, kalıntılar, çok yaşlı kimse* * *antikalık* * *[æn'tikwəti]1) (ancient times, especially those of the ancient Greeks and Romans: the gods and heroes of antiquity.) eski çağlar2) (great age: a statue of great antiquity.) eskilik, antikalık3) ((plural antiquities) something remaining from ancient times (eg a statue, a vase): Roman antiquities.) eski eserler
- 1
- 2
См. также в других словарях:
yaşlı — 1. sf. Yaşla dolmuş (göz) Hıçkırarak yaşlı gözlerini kaldırdı. Ö. Seyfettin 2. sf. 1) Yaşı ilerlemiş, kocamış, ihtiyar (kimse) Kendisi de ilkin yaşlı bir kadın almayı düşünmüş idi. M. Ş. Esendal 2) is. Yaşı ilerlemiş kimse Bu yaşlıları kapısının… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaslı — sf. Yas tutan (kimse), matemli Ben bir hasta hâli almış, susmuş, sade, yaslı gözlerle etrafıma bakınıyordum. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
KANDEFİR — Yaşlı kimse, acuz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
göçkün — sf., hlk. 1) Göçecek duruma gelmiş Göçkün bir ev. 2) Göçebe 3) Yaşı ilerlemiş (kimse), çok yaşlı (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
HECENNA' — Uzun ve şişman gövdeli kimse. * Başı dazlak, yaşlı kimse. * Başı dazlak olan devekuşu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kara koca — is., hlk. Saçı ağarmamış yaşlı kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
üç otuzunda — sf. Çok yaşlı (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
öge — çok akıllı, yaşlı kimse, ulusun büyüğü. I, II, 48, 90, 310, 356 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ölüt er — kuvvetten düşmüş, yaşlı kimse I, 52 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
AŞEBE — Zayıflığından gövdesi kurumuş olan yaşlı kimse. * Büyük azı dişi. * Küçük adam … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HİRDEBE — Korkak, ihtiyar, yaşlı kimse … Yeni Lügat Türkçe Sözlük